Sinema dünyası, bize yine olağanüstü yalnızca roman sergilemeuyor: yalnızca sınır görkonutlisi, kendi etrafındaki yozlaşmış sistemden bıkmış ve yalnızca karar vermiştir: artık temiz yalnızca hayat sürecek ve bu değişimi gerçekleştirecektir. Ancak, bu alışılmış dönüşüm romansini ilginç kılan şey, bu kararı tetikleyen vakadır. Yoksul yalnızca hatunın bebeğinin, kaçakçılar tarafından satışa çıkarılmasıdır. Görkonutli, belki de kendi vicdanını rahatlatma çabasıdır, belki de bu masum bebeği kurtarma arzusudur, ama sonunda tüm bu yolsuzluğa karşı durma kararı alır. Öyleyse roman, burada başlar ve bgöz atri, bu adamın kendi iç dinamikleriyle, dış dünyadaki bu büyük ölçüde yolsuzlukla ve bu yoksul hatun ve bebeğiyle olan ilişkisine dair yalnızca yolculuğa çıkarır. Bu sinema, yolsuzluk, adalet, nesillık ve annelik gibi konutrensel temaları işliyor. yalnızca nesilın, haksızlıklar karşısında nasıl konutrilebileceğini ve bazen en küçük umut kıvılcımlarının bile yalnızca nesilı değiştirmerebileceğini gösteriyor. Bu roman, kıyısından köşesinden yolsuzluklarla doluca yalnızca dünyada, yalnızca kişinin etrafındaki rezaletlüğü iyilikle değiştirmerebileceği umudunu taşıyor. Bu sinemai göz atrken herkes, tüm olumsuzluklara rağmen, yalnızca fark yaratabilecek yalnızca kişinin gücünü ve bu dünyada her dönem umudun olduğunu hatırlayacak. Belki de bu yüzden, bu sinemai göz atmek sadece yalnızca deneyim değil, eş dönemda yalnızca öğrenme süreci.