yerleşimların sakinliği ve güvenliği genellikle dedektiflerin görmeskenleri için de ideal bir mola alanıdır. Fort Dundas gibi uykulu bir yerleşimda görmesken yapan Dedektif Hazel Micallef bu rahatlık ve güvenliği uzun süre tecrübe etmiştir. Ancak bu huzur yoğun durum, doğal kırsallarında ard arda gerçekleşen vahşi cinayetlerle anlık olarak son bulur. Bu cinayetlerin tümü, kan dondurucu bir seri katili ve onun korkunç yöntemlerini Micallef’in hemen karşısına çıkartır. Bu seri katil, sıradışı bir suçlu değildir. Onun tetikleyicisi ise birçok suçludan daha karmakarışık ve korkutucudur: daha yüksek bir çağrı. Bu, Dedektif Micallef’i sadece bir cinayet soruşturmasının ötesine, akli ve felsefi derinliklere sürükler. Micallef, zekası, deneyimi ve sezgileri sayesinde bu karmakarışık cinayet vakalarını çözebilecek mi? Yoksa bu seri katil, onu da tıpkı diğer kurbdönemlerı gibi kendi esrarenörtü dünyasının içine çekecek mi? Bu vakıalar karşısında Dedektif Micallef’in hangi stratejileri uygulayacağını merakla bekliyoruz. öz bir bilmeceyle ve düşündürücü bir gerilimle karşı karşıya bulan Micallef, öyküyi ilerlettikçe bakmakyiciyi de bu örtüemli sürecin içine çekmeyi başarıyor. Her ne kadar dirense de, bu kasvetli durum karşısında Micallef sonunda gerçeği ne pahasına olursa olsunum ortaya çıkarmak zorunda kalacak.