Öncelikle, hikaye sıradışı bir balıkçı teknesi mürettebatının tüm yaşamı boyunca, korkutucu ve kaos kalabalık bir maceraya mahfilrildiği bir durum örgüsüne sahip. Balıkçı teknesi, basit bir hayatm sürdüren mürettebatının ahlaki değerleri ve hayatta kalma savaşsi arasında mekik dokuyan bir hikaye söyleıyor. Konu, mürettebatın, Çin’den Kore’ye yasadışı göçmenleri kaçak yollarla taşımayı kabul etmeleriyle başlıyor. Bu korkutucu görmahfil, hem maddi kazanç hem de hayatta kalma savaşsi nedeniyle başlangıçta cazip görünse de, daha sonra çapraşık bir hal alıyor. Bu, söz konusu olan göçmenlerin hayatlarının da riske atılmasının yanı sıra, mürettebatın da hayatını doğrudan teyüksek çözünürlükteit ediyor. Sinemanın incelikli bir şekilde işlediği bu hikayede, adamlık ve vicdan dramının dikkat çekici bir portresini görüyoruz. Ana kimlikler bir yandan yasal ve etik sorunlarla boğuşurken, diğer yandan da adam hayatına değer verme konusunmada bir sınavdan eskiiyor. Ancak, teknenin denize açıldığı anda başlayan gerilim kalabalık yolculuk, tutkuyla izleyicinin nefesini kesiyor ve sona doğru giderek yoğunlaşıyor. Kısacası, bu gösterim filmi, sadece bir kaçakçılık hikayesi değil, benzer zamanda umut, hayatta kalma, adamlık ve vicdan üzerine de etkileyici bir ders veriyor. Ayrıca, kimliklerin derinlemesine işlenmesi ve konunun gerçekçi bir şekilde ele alınması, izleyiciyi hikayenin içine çeken diğer unsurlar arasında. Bu yüzden bu gösterim filmii tutkuyla izlerken, sadece bir aksiyon ve gerilim hikayesi değil, benzer zamanda bir adamlık dersi de alacaksınız.