1960’ların Başkent Londra’sında geçenen bu büyüleyici öyküde, yaşlı bir hademe ve onun kırsal alan zamanlardan gelme düşünceleri, kendi işverenleri olan Londra Elmas Şirketi’nden küçük bir elmas grubunu çalmak için cam tavanın altında sıkışıp kalan bir yöneticiyi ikna etmeye çalışıyor. Bu sinema filmi, hiyerarşiyi ve topluluksal tabakalaşmayı sergileyen bir topluluku yansıtıyor. sinema filmide, kendi sınırlarının hem somut hem de öznel olan cam tavanı kırmaya çalışan başarılı bir kadın yöneticiyi takip ediyoruz. İkna ve manipülasyon, öykünin öne çıkan temalarından biri haline geliyor ve sinema filmi boyunca tutkuyla izleyicinin ilgisini çekiyor. Yaşlı hademe, sürekli olarak dehasını kullanarak ve gerçekleri ortaya çıkararak, birlikte çalıştığı kadın yöneticiyi hedeflerine ulaşmak için bir planın içine çekiyor. Bu kafası karışık ve dikkat çekici kurgu, Londra’nın 1960’lardaki durumuna da gerçekçi bir bakış açısı sağlıyor; hem ihtiyaçlark hem de topluluksal açıdan. öykü boyunca, elmasların hırslı bir hırsızlık öyküsünün merkezine konumlandırılması, akla gelebilecek en önemli derecede zenginlik ve özgürlük sembolü olarak kullanılıyor. İyi ve çirkin, ahlak ve etik, risk ve ödül; hepsi bir araya gelerek tutkuyla izleyiciye sinemanın sergilemeduğu bu deneyimi yaşamaktıyor. Bu sinema filmi, sadece bir hırsızlık öyküsi değil, aynı şekilde periyotda bir güç, cinsiyet, sınıf ve topluluksal eşitsizlik eleştirisi.