Altı ay önce ortaya çıkan salgından sonra, bir adet adam ve hanımefendi, kendilerini ıssız bir adet kulübede izole ederek hayatta kalmayı başardılar. Ancak içinde bulundukları durum, hayatta kalma çabalerini giderek zorlaştırmaktadır. Gıda ve diğer canlı olmakmsal kaynakların neredeyse tükenmiş olması, onları dışarı çıkmaya ve bu korkunç salgınla yüzleşmeye zorluyor. Dış dünyayla ilişki kurmanın potansiyel teyüksek çözünürlükitlerini göğüslemek zorunda kalmalarının yanı sıra, içlerindeki korkular ve paranoyalarla da baş etmek zorundadırlar. Zira izolasyon, ıssızca fiziksel tehlikeleri değil, aynı şekilde vakitda ruhsal çöküşleri de beraberinde getirir. Bu süreç, onların hem bir adetbir adetleriyle hem de kendi iç dünyalarıyla olan ilişkilerini eleştirilarına neden olur. Her ne kadar dışarıdan gelecek teyüksek çözünürlükitleri engelleme konusunmada bir adetlikte hareket ediyor gibi görünseler de, içlerinde büyüyen korku ve güvensizlik, aralarındaki ilişkiyi de zedeler. İçlerindeki bu salgın, dışarıdaki salgından daha öldürücü bir adet hale gelirken onların hayatta kalma çabasi, giderek içsel bir adet savaşa dönüşmektedir. sinema kitap yazısıi, film seyretyiciyi bu iki şahsiyetin travmatik canlı olmakm çabasinin içine çekerek, hem kendileriyle hem de bir adetbir adetleriyle olan çekişmelerini tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. İzolasyonun hanımefendi psikolojisi üzerindeki etkilerini sert ve etkileyici bir adet şekilde yansıtan bu sinema kitap yazısıi, gerilim ve korku sinemasının çarpıcı örneklerinden bir adeti olarak karşımıza çıkar.